Türkiye’de iş hayatının en ciddi sorunlarından biri hâlâ sigortasız işçi çalıştırılmasıdır. Bazı işçiler yıllarca SGK primleri ödenmeden çalıştırılmakta; hatta zaman zaman bunun bilincinde olarak sessiz kalmaktadır. Ancak iş ilişkisi sona erdiğinde, hak aramak oldukça güçleşmektedir.
Çünkü uygulamada, SGK kaydı olmayan işçilerin önce hizmet tespiti davası, ardından alacak davası açması gerektiği düşünülmektedir. Ancak bu süreç yıllarca sürebilmekte, işçilik alacakları zamanaşımına uğrayabilmekte ve sonuç alınması güçleşmektedir. İş ve istihdam hukuku alanında uzman avukatımızın hazırladığı bu yazıda, "sigortasız çalıştım, tazminat alabilir miyim?" sorusunun yanıtını bulabilirsiniz.
Bu noktada şu sorunun yanıtı önem kazanır:
Hizmet tespiti yapılmadan doğrudan tazminat davası açılabilir mi?
Bu yazıda Yargıtay kararları üzerinden bu sorunun yanıtını inceliyoruz.
Hizmet tespiti davası, işçinin SGK primlerinin tespiti ve geçmişe dönük olarak işlenmesi amacıyla açılır. Bu davalar sosyal güvenlik hakkıyla ilgilidir. Öte yandan, kıdem ve ihbar tazminatı gibi alacak davaları iş hukukuna dayalı özel hukuk davalarıdır.
Yargıtay’ın bazı kararları, hizmet tespiti yapılmadan da alacak davası açılabileceğini kabul etmektedir. Ancak bu her somut olaya göre değişen bir durumdur.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 03.11.2014 tarihli, 2014/9313 E. - 2014/20041 K. sayılı kararında şu değerlendirmelere yer verilmiştir:
“Davacı işçi alacaklarının tahsili davası açmıştır. Hiç kimse hizmet tespiti davası açmaya zorlanamaz.
Hizmet tespiti davası sosyal güvenlik hakkını ilgilendirir.
Bir kişinin işçi sayılması için mutlak surette SSK'lı çalışması gerekmez.
Kaldı ki, davacı tanıklarının davacının davalı yanında çalıştığı süre ile çalışma gün ve saatlerine ilişkin somut bilgiler verdikleri görülmektedir.
Bu nedenlerle açılan davanın toplanan delillere göre esastan değerlendirilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle reddi hatalı olup bozma nedenidir.”
Bu kararda, tanık anlatımlarının somut ve ayrıntılı olması sebebiyle hizmet tespiti yapılmadan da alacak davasının kabul edilebileceği açıkça belirtilmiştir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 13.02.2024 tarihli, 2023/19329 E. - 2024/1990 K. sayılı kararında ise davacının iş ilişkisini ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddi kararı onanmıştır:
“… Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında işçi işveren ilişkisinin bulunup bulunmadığına ilişkin detaylı araştırma yapıldığı,
ancak davacı tarafından iş ilişkisinin ispatlanamadığı,
İlk Derece Mahkemesi kararında bir hatanın bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen kararın onanmasına…”
Onama kararına konu edilen somut olayda;
Bu nedenle Yargıtay, iş ilişkisinin ispatlanamadığı sonucuna ulaşmış ve davanın reddini onamıştır.
İlk bakışta çelişkili gibi görünen bu iki karar, aslında ispat durumuna göre farklı sonuçlara ulaşmıştır.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi kararında tanıklar güçlü ve somut anlatımlar sunarken; 9. Hukuk Dairesi kararında tanıkların bilgisi yetersiz, belgeler eksik, anlatımlar dolaylıdır.
Sonuç olarak, bir davada hizmet tespiti olmadan alacak davası kabul edilebilirken; başka bir davada hizmet tespiti yapılsa dahi delil eksikliği nedeniyle dava reddedilebilir.
Sigortasız çalışan bir işçi için en önemli konu, çalışmanın somut biçimde ispatlanabilmesidir. Hizmet tespit davası açmak her zaman zorunlu olmasa da, delil durumu zayıfsa mutlaka açılması gerekir. İş hukukunda şekli usuller kadar deliller de önemlidir. İş mahkemeleri işçi lehine yorum ilkesini uygular, ancak bu kural delilsizliği telafi etmez.
Sigortasız çalıştığınız halde hak ettiğiniz tazminatlara ulaşmakta zorluk yaşıyorsanız, bu süreci sizin adınıza stratejik ve etkili şekilde yürütebiliriz.
Emir Hukuk avukatlık bürosu olarak, iş hukuku alanında uzman avukatımızla birlikte:
Danışmanlık veya hukuki yardım için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Not: Bu yazı bilgilendirme amaçlıdır. Somut uyuşmazlıklar için mutlaka bir avukattan profesyonel destek alınmalıdır.